Ekim 29, 2010

pop art

Yazıya olumsuz başlamak istemiyorum.Her yazıya kısa bir tanımla başlanır.Ders kitaplarımı yada defterlerimi karıştırmak yerine Vikipedi den yardım alıyorum.Şöyle ki;
"Pop art, 1950'lerde, özellikle ABD ve İngiltere'de soyut dışavurumculuğa tepki gösteren genç sanatçıların 1960'larda bir akım haline getirdikleri sanat türüdür. İngiltere ve ABD'de değişik koşullarda ve birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır.
Marcel Duchamp'ın 20. yüzyıl başında hazıryapım nesneleri bağlamları nedeniyle sanat eseri olarak sunmuş olması, pop sanatçılarının popüler kültür imgelerini benzer bir motivasyonla sunmalarında etkili olmuştur."der vikipedi.
Ben ne derim? Basitce anlatayım, kolaj.. Pop zaten popülerden gelmekle birlikte müzikte de kendini ordan burdan toplama melodi ve sözlerle göstermiştir.
O kadar ilgi görür ki bu dal, insanoğlu kendi bilgisayarında fotoğrafını çekip onu renklendirip ortaya bir "eser" çıkarır, buna pop-art der.Çıktısını alıp duvarına bile yapıştırır. İleri gidip tablo yaptıranı vardır.Örnekse;



Bu nedir? Bu caanım fotoğrafı şu hale getirmesen daha hoş değil mi? Neyse örnek olsun diye..












"20. yüzyıla gelindiginde bu mantelitenin devamı olarak popart ortaya cikmistir ozellikle ikinci dunya savasindan sonra.
sanat bu anlamda tuketim toplumuna ayak uydurmus ve toplumun aynasi olmustur. bu anlamda pop art sanat tarihine bakildiginda diger akimlardan ve kendinden once gelen sanat ve sanatcilardan ayri dusunulmemelidir elbette onlardan etkilenmistir. fakat hizla degisen topluma ayak uydurmustur ve sanat halka inerek daha cok kaplamistir yasami, saraylardan cikarak elle tutulabilir ve satin alinabilir kilinmistir
"   demiş bir arkadaşımız ekşi sözlükte.Haklı.Şu konuda haklı, elbette sanat uzun yıllarca sanat için yapılmıştır.Sanat eserini elde etmenin zorluğu vardı.Saray dışına çıkmazdı sanat.Her türlüsü..Yanıldığı nokta şu; pop-art dan önce sanat saraydan çıkmıştır.Pop-art kanımca yozlaşmadır.Pop-art'ı sanat olarak değerlendirmenin nederece doğru olduğu tartışılmalıdır.Kabul görmüştür o ayrı.

Andy Warhol'un  "Marilyn'ler" adlı eserini de buraya koymazsam haksızlık ederim.Buyrunuz.




Saygılar..

görün istedim.

İnternette ufak tefek bir şeyler araştırırken bir dolu güzel resim buldum.Aniden, bunları paylaşma isteğiyle, bu cümleleri yazıyorum.Resimleri görünce de mesleğime olan aşkım depreşti.Nasıl özledim okulda geçirdiğim günleri..Bu konuya girmemeli!!!Depresif bir yazı olmasın.Tek derdim bu güzel resimleri paylaşmak.

İlki, solda görmüş olduğunuz şahane resim.Kime ait olduğunu bilmiyorum ancak çok hoşuma gittiği kesin.Eserin orjinalini bulup evimin duvarında yer etmesini isterdim.Kime ait olduğunu bilemememi cahilliğime verin...










Bu da şahane ikinci eserdir.Burada eseri yorumlamayacağım elbette.Ne haddime..Sanat tarihçi kimliğim var bunu kullanabilirim.Ahkam kesmek istemiyorum.Bir ürünün sanatsal değeri karşısındakinde uyandırdığı duyguyla doğru orantılı değil midir?













Bu defa oryantalist bir resim.Ne kadar da gerçekçi bakarmısınız?? Detaylara hayran kaldım , ne kadarda ince ayrıntılar var. Halı motifleri.. ahhh..












Son paylaşımım da sağdadır. Farklı öyle değil mi? Klasik değil..
















Herneyse sevgili okur, gör istedim.

Ekim 26, 2010

hoooooop :) 


bazı şarkılar var böyle insan coşuyo :)) 


uzun aradan sonra ilk kez bu ruh halindeyim de. kaçırmadan yazayım dedim.


oooooh ooohhh :)

Ekim 25, 2010

hebeleübelüoşebüksle

Enerji patlamasıdır ki, sebepsiz. 


Efenim benim adam* da blog aleminde yerini almış bulunmakta artık. Her ne kadar yeni bir blog olsada başarılı olduğunu düşünmekteyim.Sağlam kalemdir.İlginç fikirleri vardır.Buldu mu bulur.(Şekil 1) Eleştirir,acımaz hiç.Gerçi onun yazılarını okumak bana bir tuhaf gelir hep. Ne bileyim, saçma bir duygu evet de insan  sevdiği adamın yazısını okurken bi tuhaf olur. O duygunun adı olmadığından, o duyguya biz "sevdiği adamın yazısını okurken bi tuhaf olma" diyoruz. Öf..


Takip edin,sevin..   http://kemiklidil.blogspot.com/

* :  Sevgilim olur kendisi.


 Şekil 1 : Ben.

Ekim 13, 2010

yazık be..

eveeeeet bir düzelip,bir bozulan psikolojimle kavga ediyorum. Tanrım ben neden normal bi insan değilim sorusunu soruyorum ..Çoğu insan etrafına iyi görünmek için rol yapar ya en basidi çok kötü bile olsa o gün, nasılsın sorusuna dillere pelesenk olmuş bir yanıtla iyiyim der. Ben iyi değilim..Çevremdeki kimse de umrumda değil.Nasılsın?? Kötüyüm. Ya bir de şu var.İyiyim diye cevap verince aa neden? demiyorlar da, kötüyüm deyince aa neden,diyorlar. Deliriyorum.Kötüyüm işte. Ayrıca ben kötü ruh halimi 3-5 cümleyle nasıl sana aktarabilirim? Buna neden ihtiyaç duyuyorum ayrıca? Ben hastayım ve bunu kabul ediyorum.Tedaviyi reddediyorum yalnızca. Hastalığım şu saçma nedenlerden kendimi depresyona sokuyorum ve çıkarıyorum.Bu. Ben halimden memnunken saçma insanlar neden bundan rahatsızlar yada yorum yapma hakkını onlara kim verdi?

Heyler heyi,vaylar vayı. (uykusuz'dan alıntıdır)


Bir şeyden de mutlu ol kadın. Yerleşti bu surat bana.Ruh halide yerleşti.Artık mutlu olsamda gösteremiyorum.Bir iki klişem var onlarla idare ediyorum.Hasta ruh. Bi farkettim geçen gün, oha beni seven kimse yok be dedim.Sonra bi daha farkettim.Var lan var dedim.Annem seviyo işte, arada çıldırtıyo beni işte seviyo dedim.E sevgilimde seviyo, o da çıldırtıyo arada sırada işte. Heh şimdi buldum.Benim hiç arkadaşım yok. öptüm hadi.

Ekim 07, 2010

Durumlar iyi değil.Her aile gibi problemler var elbette.Bugün Sinem Abla aradı.Sigorta acentesi açmış Çanakkale'de.Beni çağırdı.Gidememki.Balıkesir'de havalar oldukça soğudu.Annemle birlikte bir odayı paylaşıyorum.Düzen bozuluyor tabii. Hep evde oturmamak için bir kursa gideyim barii dedim ve ilk aklıma gelen halk eğitim merkeziydi.İnternetten araştırmam üzerine gerçekten benim oraya öğrenci olarak gitmemin resmen rezalet olduğunu farkettim.Çünkü tüm kurslar için tek şartları vardı.İlköğretim diploması.Acıklı değil mi?
Bilemiyorum.Ne yaparım bilemiyorum.Ya hergün tıpkı günlük tutar gibi ne var ne yok buraya yazıcam ya da nerden eserse oraya sürüklenicem.



Eğer bir hayat amacınız varsa, ordan oraya sürüklenmezsiniz..!

Ekim 04, 2010

                                                             sesimi duyan var mı?

                                                                nefesim...


                                                                  ben..


                                                                     .

Ekim 02, 2010

                             


                                                  Canım sıkkın.. ve anlatacak kimse yok!

saç,baş,kuaför

Her kadın gibi kuaföre giderim bende.Çok sık olmasada hiç değilse ayda bir yada iki kere giderim.Bu defa gerek yokken sadece keyfi üzere gittim.Saçlarım omuzlarıma değecek uzunlukta asimetrik bir kesime sahipti ve ben "kadına iyi gelen kuafördür" saptamasına dayanarak kuaföre gittim.Dışarıda süslü püslü gördüğünüz kadınların en rezil hallerini kuaförde görürsünüz.Makyajsız,saçlar dağınık,kaşlar uzamış vs..Çok sevdiğim Esat abimin kuaföründeyim.İçerisi kadına iyi gelen kokularla dolu..Boya kokusu,fön makinası kokusu,oje kokusu vs.Saçlarımı kestiricem dedim.Alışkın olduğu bir durum tabi.Ben sık sık saç kestiririm.Herzamanki model mi dedi.Hayır kısa.Ama nasıl kısa? İnternetten model arayışına girmemizin ardından.Saçlarım yıkamaya alındı ve mükemmel bir saç masajıda bunun hediyesiydi.Kuaför koltukları genelde rahattır fakat üzerimize takılan önlük birazdan mama yiyecek bebek havasıyla daraltır bizi.Saçlarım ıslakken iğrenç görünüyordum.Sonunda muhabbet başladı.Ailelerden,Müge Anlı'nın sabah programından,kaçırılan çocuklardan sohbet ederken cidden kafam dağılmıştı.Ne dert ne tasa..Gayet iyiydim.İşin sırrı bu işte.Biri sizinle ilgilenecek ve sohbet edecek.Sarfettiğiniz cümlelere değer verip dinleyecek.Aslında iyi gelen buydu.Saçıma rihanna modeli verme fikrini sunmuştu Esat abi.Okadar çılgın olmasın dedim.Şaşırdı çünkü manyak modeller benim olayımdı.Gayet alışılagelmiş kısa saç modeliyle ayna karşısında şekil verilmesini bekledim.
Aslında en sevdiğim an şudur; saç yapılmıştır ve o kuaförden çıkarken daha dik yürürsün ve salınırsın.Ben güzelim, ben güzelim diye.Komiktir.Çok sık öyle kadınlarla karşılaşır gülerim ama bende onlardanım.Arkadaşlarımın ve ailemin tepkisi olumlu.Yakıştığını söylüyorlar.Ama henüz ben dahil kimse alışamadı yeni saçıma..

Kuaföre gitmek candır.Sonrasını bilemem..